IstSec09’un ardından 24 Aralık’ta da AnkaSec09 düzenlendi. Gün boyu süren etkinlik içerik olarak gayet doyurucu idi. Konuşmacı arkadaşlar da gerçekten güzel sunumlar gerçekleştirdiler. Etkinlikte yapılan sunumların dokümanlarına buradan erişebilirsiniz.
Çok yakın aralıklarla düzenlenen bu iki kardeş etkinlikte dikkatimi çeken bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Zaman zaman arkadaşlar arasında İstanbul’daki ve Ankara’daki bilişimcilerin profilleri ve davranışları hakkında değişik yorumlar yapılır. İstanbul’da Ankara’ya göre daha girişken, soru sormaya daha çok hevesli ve kendini göstermeye (bunu olumsuz manada söylemiyorum), öne çıkmaya çalışan bir bilişimci profili olduğu söylenir. İstanbul’daki etkinlikte de konuşmacılara yöneltilen soruların çokluğu, dinleyicilerin söz alarak yorumlarda bulunmaya çalışması, salondaki atomosferdeki hissedilir hareketlilik, buna karşın Ankara’daki etkinlikte ise konuşmacılara neredeyse hiç soru yöneltilmemesi bu yorumları doğrular nitelikteydi. Ankara’daki bilişimciler İstanbul’daki meslektaşlarına kıyasla daha geri planda kalmayı yeğliyorlar ve gerekmedikçe soru sormayı tercih etmiyorlar. Hatta İPhone’un bir ortam dinleme aracı olarak kullanılmasını anlatan sunum sonunda Ankara emniyetinden katılan bir dinleyicinin söz alarak “Bu anlatılanların suç olduğu, ancak toplumu bilgilendirme gibi bir işlevi yerine getirdiği için de mazur görülebileceği” şeklinde yorumu üzerine arkadaşımın, “Ankara’daki izleyicilerden bir soru geldi, o da bunu yapamazsın kardeşim, yasak şeklinde oldu!” diyerek olayı “ti”ye alması da hoştu. Ankara’daki bilişimci profiline başkentin bürokrat ve devlet memuru havasının fazlası ile hakim olduğu söylenebilir.
Etkinliği düzenleyen arkadaşlara ve sponsor olan ve iyi bir evsahipliği yapanTübitak UEKAE’ye çok teşekkürler. Umarım devamı gelir…